Kent Belleği Üzerine: Eleonora Arhelaou Arşivi
Görkem İmrek
30 Eylül 2022
Eleonora Arhelaou Arşivi, 1970’li yıllardan 1998’e kadar İstanbul’un muhtelif semtlerinde yer alan yapıları odağına alır. Beyoğlu başta olmak üzere Tarlabaşı, Tepebaşı, Talimhane, Dolapdere, Karaköy, Balat, Edirnekapı, Gedikpaşa, Heybeliada, Şişli ve Kurtuluş muhitlerindeki Rum mirasının izini süren Arhelaou’nun çektiği; şehrin değişim ve dönüşümünü belgeleyen 5.780 fotoğrafı kapsar.
Eleonora Arhelaou’nun Atina’dan İstanbul’a yaptığı seyahatlerde çektiği fotoğraflar Niko Acemoğlu aracılığıyla Beyoğlu’ndaki bir sahafa teslim edilmiştir. Büyük çoğunluğu 35mm negatif film, küçük bir kısmı da baskı olan bu fotoğraflar daha sonra Salt Araştırma’daki Kent, Toplum ve Ekonomi Arşivi’ne eklenir. Kentin hafızasını kayda geçiren bir seçki oluşturan koleksiyon, Kasım 2021’de erişime açılır.
2019 yılından itibaren önce dijitalleştirme, ardından araştırma ve kataloglama çalışmasını yürüttüğüm bu arşiv Salt Araştırma’ya dâhil edildiği sırada, fotoğrafları kimin çektiği hakkında bilgi mevcut değildi. Fotoğrafların müellifinin kim olabileceğine dair aklıma gelen ilk veri, filmlerin arasından çıkan Yunanistan Güzel Sanatlar Odası’na ait üyelik kartındaki fotoğraf oldu. Üzerinde fotoğraf bulunmasına rağmen kartta herhangi bir isim belirtilmemişti. Türkiye’deki Rum Cemaati’nden danışılan kişiler arasında da tanıyan kimse bulunamamıştı. Fotoğrafçıyı tespit etmeye yönelik araştırmalar pandemi şartlarında devam ederken, Savvas Tsilenis vasıtasıyla fotoğraftaki kişinin Eleonora Arhelaou isimli bir ressam olduğu bilgisine ve Arhelaou tarafından Salt Araştırma’ya gönderilen kısa özgeçmişine ulaşıldı.
Arhelaou’nun Salt Araştırma’ya ilettiği kişisel bilgileri vesilesiyle aile kökleri, hayatı ve İstanbul ile olan bağlarından bahsetmek gerekirse; ressam Eleonora (Nora) Arhelaou 1937 yılında İstanbul’un Fener semtinde dünyaya gelir. Ailesi, Arhelaou henüz bir yaşındayken Talimhane semtinin Lamartin Caddesi üzerinde yer alan Fulya Apartmanı’na taşınır. Arhelaou’nun babası Nevşehir’in Mustafapaşa1 kasabasında, annesi Vasiliki Galanu ise Marmara Ereğlisi’nde doğmuştur. Çikolata imalatı ile uğraşan babasının, Eminönü Marpuççular Caddesi üzerindeki Mesadet Han’da bir ithalat bürosu bulunduğundan Arhelaou çocukken o çevreyi sık sık ziyaret eder. İlk ve ortaokul eğitimini Taksim Sıraselviler Caddesi’ne bakan Zapyon Rum Okulu’nda tamamlar. Bu sırada büyükannesi Fotini Galanu da bu caddede ikamet etmektedir. 1950’li yıllarda lise eğitimi için Atina’daki Arsakion Kız Lisesi’ne gider. Yükseköğrenimine Atina Güzel Sanatlar Okulu’nun Resim Bölümü’nde üç sene devam ettikten sonra Münih Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olur. Almanya’da iki yıl çalışmasının ardından Londra’da fotoğrafçılık üzerine eğitim alır ve on yıl süresince Avrupa’da çeşitli seyahatler yapar. Sanat pratiğine ve ressam yönüne dair kapsamlı bilgiye sahip olmamakla birlikte günümüze kadar dört kişisel resim sergisinin gerçekleştiğini ve resimlerinin çeşitli karma sergilerde yer aldığını biliyoruz. Atina’daki Vorres Müzesi’nin koleksiyonunda resimleri bulunan Arhelaou’dan, İstanbullu Rum Ressamlar2 kitabında da bahsedilir.
İstanbul’la olan bağını tam olarak koparmayan Arhelaou, Kostopoulos Vakfı’nın desteğiyle 1970’lerden 2000’e kadar İstanbul’a gidip geldikçe iki üç aylık zaman dilimleri içerisinde fotoğraflar çeker. Farklı zamanlarda aynı sokak ve yapıları defalarca fotoğraflayarak kendi geçmişinin ve aile bağlarının sürdüğü semtlerde Rumlardan kalan maddi kültürün kaydını tutmayı amaçlar.
Arhelaou, İstanbul’un farklı noktalarına uzanan fotoğrafların büyük kısmını şehri adım adım dolaşarak çeker. Birbirini takip eden 36 pozluk film şeritlerinden anlaşılacağı üzere, kimi zaman İstiklal Caddesi’nden Tarlabaşı’na, oradan Tepebaşı, Kasımpaşa ve Karaköy’e devam eden fotoğraflarda muhitlerin çoğunu yürüyerek gezdiğini gözlemlemek mümkün. Her kuşağın şehre dair farklı bir hafızaya ve bakış açısına sahip olduğu göz önüne alındığında, Arhelaou’nun yirmi yılı aşkın belgeleme sürecinin, hızla dönüşen şehir dinamiğinde çeşitli sebeplerden ötürü günümüze ulaşamayan yapılara dair veriyi aktarmada önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Şehrin kimliğini oluşturan ve eşine rastlanması pek mümkün olmayan bu yapıları bir alan araştırmacısı titizliğinde kayda geçiren Arhelaou, kendini aracı bir pozisyonda konumlandırır. Aynı semtleri, kaybedilenin yasını tutmaktan ziyade dönemin koşullarıyla olduğu gibi belgelemek amacıyla farklı yıllarda fotoğraflamaya devam eder. Mimari ve şehircilik yönünden yapılara ve sokaklara dair oldukça kapsamlı bir envanter oluşturan arşiv; bu yönüyle sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan günlük yaşamın çok katmanlılığı, semtlerin çokkültürlü ve devinim içindeki demografik yapısı hakkında da ipuçları vermektedir.
Şehrin hafızasına ve ritmine gerek ekonomik gerekse kamusal açıdan hatırı sayılır etkileri olan hanları, geçitleri, pasajları, çıkmazları da fotoğraflayan Arhelaou, bu yapıların sokak ve şehirle kurduğu ilişkiye tanıklık etme imkânı sağlar. Belgelediği han ve pasajların ayırt edici özelliklerinden biri de, sokak ve caddeleri birbirine bağlayan ve yaya sirkülasyonuna yön veren birer geçit işlevi görmeleridir. 20. yüzyılın başlarına kadar genellikle gayrimüslim nüfus tarafından işletilen ve oldukça işlevsel biçimde kullanılan bu yapıların çoğu, günümüzde sosyal ve ekonomik yapının değişmesiyle eski canlılıklarını yitirmektedir. Kentsel ölçekteki dönüşümün bir parçası olarak tarihî dokuları bozulan veya yok olma tehlikesi altında kalan mimari yapıları korumaya yönelik kararların yeterli olup olmadığıysa güncelliğini koruyan tartışma konularından biri.
Nitekim 2005 yılında belediyelere ve il özel idarelerine tahrip olan yapı ve mahalleleri yenileme alanı olarak tayin edebilme yetkisi veren kanunun3 yürürlüğe girmesiyle birlikte, söz konusu yapıların işlevleri ve mimari özellikleri değiştirilerek kamusal kullanım koşulları ve bulunduğu bölgeyle kurduğu ilişki de riske atılmıştır. Farklı dönemlerin ekonomik ve siyasi dinamikleri doğrultusunda pek çok değişim geçiren bu yapıların özgünlüğünün korunması, kamusal alanla etkileşiminin sürdürülmesi ve kullanım potansiyellerinin değerlendirilmesi, kent kültürüne yön veren mekânların şehir belleğindeki yerini koruması açısından kritik öneme sahip.
Ancak başta Beyoğlu, Şişli ve Fatih olmak üzere, ülkenin yaşadığı ekonomik kriz ve baskıların fiziksel olarak gözlemlenebildiği bu semtler mahalle sakinlerinin, esnafın ve kullanıcılarının söz hakkı olmaksızın sürekli değişmeye devam ediyor. Benzer bir dönüşüm süreci; Tarlabaşı ve Fener semtlerinde bitişik nizam yapıların dış cephelerinde yapılan, aslına ve cephe süslemelerine uygun olmayan yenileme projelerinde de gözlemlenebilir. Özellikle Tarlabaşı, bölgede kentsel dönüşüme uğrayan en büyük ölçekli muhitler arasında yer alıyor. Kayıtlarda belirtildiği üzere Tarlabaşı Bulvarı’nın inşası sırasında caddede yaklaşık 350 adet tarihî nitelikli yapının yıkılarak bulvarın açılması, bölgenin Taksim’den tamamen koparılarak içine kapalı bir alana dönüşmesindeki en büyük etkenlerden biri. Arhelaou bulvarın inşasının öncesi ve sonrasını kapsayan dönemde şehri düzenli olarak fotoğraflamaya devam etse de, inşa süreci veya öncesini belgelediği bir fotoğrafa rastlanamadığı gibi, arşiv çalışmaları devam ederken kentsel dönüşüm kapsamına alındığı için artık tespit edilemeyen en fazla yapı da Tarlabaşı’nda yer alıyor. Kentsel ölçekteki bu değişimin kimleri yerinden edip kimlere alan açtığı ise süregelen tartışma konularından.
Arhelaou şehre oldukça hâkim olduğundan İstanbul’u yalnızca bilinen yapıları, tanınan kalabalık sokak ve caddeleri, meydanları ile değil, ara sokakları ve çıkmazlarıyla da belgeler. Kenti ara mekânlarıyla; pek görünür olmayan, gölgede kalan tarafıyla kayda alır ve şehri bir bütün olarak gözlemleyebilme imkânı sunar. Böylece İstiklal Caddesi, Tarlabaşı Bulvarı ya da Kurtuluş Caddesi’nde çektiği fotoğrafları incelerken, kendinizi birden gün içindeki yaya sirkülasyonunun kısmen az olduğu Mis Sokak ya da Taksim Yağhanesi Sokak’ta veya Gedikpaşa’nın az bilinen sokaklarında bulabilirsiniz.
Arşiv, Şişli’de Kurtuluş civarı başta olmak üzere Halaskargazi Caddesi’ni, Gedikpaşa’nın ara sokaklarını, çocukluğunun geçtiği Eminönü’nün hanlarını, Balat’ın inişli çıkışlı yokuşlarını, Fener Rum Okulu’nu, Heybeliada’yı ve gündelik hayatta karşılaşmaya pek de aşina olmadığımız Rum Ortodoks mezarlıklarını, İstanbul Surları’nı, 1970’li yıllarda Topkapı çevresini ve bu muhitlerde yer alan Rum Ortodoks kiliseleri başta olmak üzere dinî yapıları içerir. Arşivde büyükannesi, teyzesi gibi aile bireylerine ait az sayıda fotoğraf da yer alır. Arhelaou belgeleme yaparken sokakta oyun oynayan çocuklarla, esnafla ve fotoğrafladığı yapılarda yaşayan yerel halkla günlük ilişkiler kurar ve kimi zaman onları da fotoğraflar. Çektiği fotoğraflardan küçük bir seçkiyi 1990 yılında Atina’da İstanbul’dan 139 Fotoğraf (1976-1984) adıyla basılı bir yayına dönüştüren Arhelaou’nun fotoğrafları, doğduğu şehrin belleğini yansıtır.
Arşiv, yayının ardından bugüne kadar fotoğraflar üzerine yapılan en kapsamlı içeriğe sahip. 2021 yılında, arşivin erişime açıldığı günlerde kendisinin birkaç hafta önce aramızdan ayrıldığını öğrensek de, Eleonora Arhelaou, fotoğraflarının Salt Araştırma’da dijitalleştirilip kataloglandığından ve araştırmacılara açılacağından haberdar olmuştu. Arhelaou kendi köklerinin peşinde kent hafızasını kayda geçirirken, belgeleri nasıl muhafaza etmeyi düşündüğünü bilemesek de fotoğrafları arşive dönüştürmek ve erişilebilir formatta yayımlamak Arhelaou’nun belgeleme amacıyla örtüşen koruma yöntemlerinden biri olarak görülebilir.
Kentin dönüşümü ve yakın dönem tarihini belgeleyen arşiv, günümüzü yorumlamak için de bakış açıları sunuyor. Fotoğraflardaki yapıları ve sokakları incelemek, bu muhitlerin inşası sırasında katkı sunan ailelerin hikâyesine, çokkültürlülüğün yaşam bulduğu alanlara dair merak uyandırıyor. Şehrin kimliğini oluşturan ve hafızamızda yer edinen pek çok olaya ev sahipliği yapan bu yapıların akıbetinin ne olacağını öngörmenin mümkün olmadığı bir dönemde, verinin detaylı bir şekilde aktarılmasını sağlamak eldekini korumak açısından oldukça değerli. İçinde yaşadığımız, günlük hayatımızı şekillendiren, dinamiklerine aşina olduğumuz kentsel mekânların dönüşümü üzerine söz hakkımız kısıtlı görünse de; hafızayı muhafaza etmeye yönelik her türlü teşebbüs, resmî anlatıların dışında kalan deneyimlerin kaydını tutmak ve kendi konumumuza yönelik muhakeme geliştirmek için elverişli birer araç hâline gelebilir.
- - -
Görkem İmrek, lisans eğitimini 2020 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nde tamamladı. 2019 yılında Salt Araştırma’da Eleonora Arhelaou Arşivi’nin dijitalleştirme ve kataloglama çalışmasında araştırmacı olarak görev aldı. Hâlen Salt Araştırma ve Programlar’da arşiv asistanı olarak çalışmaktadır. 2017’den bu yana AVTO ve 2020’den beri dayanışma ağı OMUZ’un çeşitli projelerine destek vermektedir. Pratiğini, üstlendiği görevlerin ve çalışmaların ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde geliştirmeye çalışan İmrek, kolektif hafızanın işlenmesi ve aktarılması, Türkiye’de toplumsal dayanışma pratikleri ile görsel ve maddi kültür üzerine araştırmalarını sürdürüyor.
Eleonora Arhelaou’nun Atina’dan İstanbul’a yaptığı seyahatlerde çektiği fotoğraflar Niko Acemoğlu aracılığıyla Beyoğlu’ndaki bir sahafa teslim edilmiştir. Büyük çoğunluğu 35mm negatif film, küçük bir kısmı da baskı olan bu fotoğraflar daha sonra Salt Araştırma’daki Kent, Toplum ve Ekonomi Arşivi’ne eklenir. Kentin hafızasını kayda geçiren bir seçki oluşturan koleksiyon, Kasım 2021’de erişime açılır.
2019 yılından itibaren önce dijitalleştirme, ardından araştırma ve kataloglama çalışmasını yürüttüğüm bu arşiv Salt Araştırma’ya dâhil edildiği sırada, fotoğrafları kimin çektiği hakkında bilgi mevcut değildi. Fotoğrafların müellifinin kim olabileceğine dair aklıma gelen ilk veri, filmlerin arasından çıkan Yunanistan Güzel Sanatlar Odası’na ait üyelik kartındaki fotoğraf oldu. Üzerinde fotoğraf bulunmasına rağmen kartta herhangi bir isim belirtilmemişti. Türkiye’deki Rum Cemaati’nden danışılan kişiler arasında da tanıyan kimse bulunamamıştı. Fotoğrafçıyı tespit etmeye yönelik araştırmalar pandemi şartlarında devam ederken, Savvas Tsilenis vasıtasıyla fotoğraftaki kişinin Eleonora Arhelaou isimli bir ressam olduğu bilgisine ve Arhelaou tarafından Salt Araştırma’ya gönderilen kısa özgeçmişine ulaşıldı.
Arhelaou’nun Salt Araştırma’ya ilettiği kişisel bilgileri vesilesiyle aile kökleri, hayatı ve İstanbul ile olan bağlarından bahsetmek gerekirse; ressam Eleonora (Nora) Arhelaou 1937 yılında İstanbul’un Fener semtinde dünyaya gelir. Ailesi, Arhelaou henüz bir yaşındayken Talimhane semtinin Lamartin Caddesi üzerinde yer alan Fulya Apartmanı’na taşınır. Arhelaou’nun babası Nevşehir’in Mustafapaşa1 kasabasında, annesi Vasiliki Galanu ise Marmara Ereğlisi’nde doğmuştur. Çikolata imalatı ile uğraşan babasının, Eminönü Marpuççular Caddesi üzerindeki Mesadet Han’da bir ithalat bürosu bulunduğundan Arhelaou çocukken o çevreyi sık sık ziyaret eder. İlk ve ortaokul eğitimini Taksim Sıraselviler Caddesi’ne bakan Zapyon Rum Okulu’nda tamamlar. Bu sırada büyükannesi Fotini Galanu da bu caddede ikamet etmektedir. 1950’li yıllarda lise eğitimi için Atina’daki Arsakion Kız Lisesi’ne gider. Yükseköğrenimine Atina Güzel Sanatlar Okulu’nun Resim Bölümü’nde üç sene devam ettikten sonra Münih Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olur. Almanya’da iki yıl çalışmasının ardından Londra’da fotoğrafçılık üzerine eğitim alır ve on yıl süresince Avrupa’da çeşitli seyahatler yapar. Sanat pratiğine ve ressam yönüne dair kapsamlı bilgiye sahip olmamakla birlikte günümüze kadar dört kişisel resim sergisinin gerçekleştiğini ve resimlerinin çeşitli karma sergilerde yer aldığını biliyoruz. Atina’daki Vorres Müzesi’nin koleksiyonunda resimleri bulunan Arhelaou’dan, İstanbullu Rum Ressamlar2 kitabında da bahsedilir.
İstanbul’la olan bağını tam olarak koparmayan Arhelaou, Kostopoulos Vakfı’nın desteğiyle 1970’lerden 2000’e kadar İstanbul’a gidip geldikçe iki üç aylık zaman dilimleri içerisinde fotoğraflar çeker. Farklı zamanlarda aynı sokak ve yapıları defalarca fotoğraflayarak kendi geçmişinin ve aile bağlarının sürdüğü semtlerde Rumlardan kalan maddi kültürün kaydını tutmayı amaçlar.
Arhelaou, İstanbul’un farklı noktalarına uzanan fotoğrafların büyük kısmını şehri adım adım dolaşarak çeker. Birbirini takip eden 36 pozluk film şeritlerinden anlaşılacağı üzere, kimi zaman İstiklal Caddesi’nden Tarlabaşı’na, oradan Tepebaşı, Kasımpaşa ve Karaköy’e devam eden fotoğraflarda muhitlerin çoğunu yürüyerek gezdiğini gözlemlemek mümkün. Her kuşağın şehre dair farklı bir hafızaya ve bakış açısına sahip olduğu göz önüne alındığında, Arhelaou’nun yirmi yılı aşkın belgeleme sürecinin, hızla dönüşen şehir dinamiğinde çeşitli sebeplerden ötürü günümüze ulaşamayan yapılara dair veriyi aktarmada önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Şehrin kimliğini oluşturan ve eşine rastlanması pek mümkün olmayan bu yapıları bir alan araştırmacısı titizliğinde kayda geçiren Arhelaou, kendini aracı bir pozisyonda konumlandırır. Aynı semtleri, kaybedilenin yasını tutmaktan ziyade dönemin koşullarıyla olduğu gibi belgelemek amacıyla farklı yıllarda fotoğraflamaya devam eder. Mimari ve şehircilik yönünden yapılara ve sokaklara dair oldukça kapsamlı bir envanter oluşturan arşiv; bu yönüyle sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan günlük yaşamın çok katmanlılığı, semtlerin çokkültürlü ve devinim içindeki demografik yapısı hakkında da ipuçları vermektedir.
Şehrin hafızasına ve ritmine gerek ekonomik gerekse kamusal açıdan hatırı sayılır etkileri olan hanları, geçitleri, pasajları, çıkmazları da fotoğraflayan Arhelaou, bu yapıların sokak ve şehirle kurduğu ilişkiye tanıklık etme imkânı sağlar. Belgelediği han ve pasajların ayırt edici özelliklerinden biri de, sokak ve caddeleri birbirine bağlayan ve yaya sirkülasyonuna yön veren birer geçit işlevi görmeleridir. 20. yüzyılın başlarına kadar genellikle gayrimüslim nüfus tarafından işletilen ve oldukça işlevsel biçimde kullanılan bu yapıların çoğu, günümüzde sosyal ve ekonomik yapının değişmesiyle eski canlılıklarını yitirmektedir. Kentsel ölçekteki dönüşümün bir parçası olarak tarihî dokuları bozulan veya yok olma tehlikesi altında kalan mimari yapıları korumaya yönelik kararların yeterli olup olmadığıysa güncelliğini koruyan tartışma konularından biri.
Nitekim 2005 yılında belediyelere ve il özel idarelerine tahrip olan yapı ve mahalleleri yenileme alanı olarak tayin edebilme yetkisi veren kanunun3 yürürlüğe girmesiyle birlikte, söz konusu yapıların işlevleri ve mimari özellikleri değiştirilerek kamusal kullanım koşulları ve bulunduğu bölgeyle kurduğu ilişki de riske atılmıştır. Farklı dönemlerin ekonomik ve siyasi dinamikleri doğrultusunda pek çok değişim geçiren bu yapıların özgünlüğünün korunması, kamusal alanla etkileşiminin sürdürülmesi ve kullanım potansiyellerinin değerlendirilmesi, kent kültürüne yön veren mekânların şehir belleğindeki yerini koruması açısından kritik öneme sahip.
Ancak başta Beyoğlu, Şişli ve Fatih olmak üzere, ülkenin yaşadığı ekonomik kriz ve baskıların fiziksel olarak gözlemlenebildiği bu semtler mahalle sakinlerinin, esnafın ve kullanıcılarının söz hakkı olmaksızın sürekli değişmeye devam ediyor. Benzer bir dönüşüm süreci; Tarlabaşı ve Fener semtlerinde bitişik nizam yapıların dış cephelerinde yapılan, aslına ve cephe süslemelerine uygun olmayan yenileme projelerinde de gözlemlenebilir. Özellikle Tarlabaşı, bölgede kentsel dönüşüme uğrayan en büyük ölçekli muhitler arasında yer alıyor. Kayıtlarda belirtildiği üzere Tarlabaşı Bulvarı’nın inşası sırasında caddede yaklaşık 350 adet tarihî nitelikli yapının yıkılarak bulvarın açılması, bölgenin Taksim’den tamamen koparılarak içine kapalı bir alana dönüşmesindeki en büyük etkenlerden biri. Arhelaou bulvarın inşasının öncesi ve sonrasını kapsayan dönemde şehri düzenli olarak fotoğraflamaya devam etse de, inşa süreci veya öncesini belgelediği bir fotoğrafa rastlanamadığı gibi, arşiv çalışmaları devam ederken kentsel dönüşüm kapsamına alındığı için artık tespit edilemeyen en fazla yapı da Tarlabaşı’nda yer alıyor. Kentsel ölçekteki bu değişimin kimleri yerinden edip kimlere alan açtığı ise süregelen tartışma konularından.
Arhelaou şehre oldukça hâkim olduğundan İstanbul’u yalnızca bilinen yapıları, tanınan kalabalık sokak ve caddeleri, meydanları ile değil, ara sokakları ve çıkmazlarıyla da belgeler. Kenti ara mekânlarıyla; pek görünür olmayan, gölgede kalan tarafıyla kayda alır ve şehri bir bütün olarak gözlemleyebilme imkânı sunar. Böylece İstiklal Caddesi, Tarlabaşı Bulvarı ya da Kurtuluş Caddesi’nde çektiği fotoğrafları incelerken, kendinizi birden gün içindeki yaya sirkülasyonunun kısmen az olduğu Mis Sokak ya da Taksim Yağhanesi Sokak’ta veya Gedikpaşa’nın az bilinen sokaklarında bulabilirsiniz.
Arşiv, Şişli’de Kurtuluş civarı başta olmak üzere Halaskargazi Caddesi’ni, Gedikpaşa’nın ara sokaklarını, çocukluğunun geçtiği Eminönü’nün hanlarını, Balat’ın inişli çıkışlı yokuşlarını, Fener Rum Okulu’nu, Heybeliada’yı ve gündelik hayatta karşılaşmaya pek de aşina olmadığımız Rum Ortodoks mezarlıklarını, İstanbul Surları’nı, 1970’li yıllarda Topkapı çevresini ve bu muhitlerde yer alan Rum Ortodoks kiliseleri başta olmak üzere dinî yapıları içerir. Arşivde büyükannesi, teyzesi gibi aile bireylerine ait az sayıda fotoğraf da yer alır. Arhelaou belgeleme yaparken sokakta oyun oynayan çocuklarla, esnafla ve fotoğrafladığı yapılarda yaşayan yerel halkla günlük ilişkiler kurar ve kimi zaman onları da fotoğraflar. Çektiği fotoğraflardan küçük bir seçkiyi 1990 yılında Atina’da İstanbul’dan 139 Fotoğraf (1976-1984) adıyla basılı bir yayına dönüştüren Arhelaou’nun fotoğrafları, doğduğu şehrin belleğini yansıtır.
Arşiv, yayının ardından bugüne kadar fotoğraflar üzerine yapılan en kapsamlı içeriğe sahip. 2021 yılında, arşivin erişime açıldığı günlerde kendisinin birkaç hafta önce aramızdan ayrıldığını öğrensek de, Eleonora Arhelaou, fotoğraflarının Salt Araştırma’da dijitalleştirilip kataloglandığından ve araştırmacılara açılacağından haberdar olmuştu. Arhelaou kendi köklerinin peşinde kent hafızasını kayda geçirirken, belgeleri nasıl muhafaza etmeyi düşündüğünü bilemesek de fotoğrafları arşive dönüştürmek ve erişilebilir formatta yayımlamak Arhelaou’nun belgeleme amacıyla örtüşen koruma yöntemlerinden biri olarak görülebilir.
Kentin dönüşümü ve yakın dönem tarihini belgeleyen arşiv, günümüzü yorumlamak için de bakış açıları sunuyor. Fotoğraflardaki yapıları ve sokakları incelemek, bu muhitlerin inşası sırasında katkı sunan ailelerin hikâyesine, çokkültürlülüğün yaşam bulduğu alanlara dair merak uyandırıyor. Şehrin kimliğini oluşturan ve hafızamızda yer edinen pek çok olaya ev sahipliği yapan bu yapıların akıbetinin ne olacağını öngörmenin mümkün olmadığı bir dönemde, verinin detaylı bir şekilde aktarılmasını sağlamak eldekini korumak açısından oldukça değerli. İçinde yaşadığımız, günlük hayatımızı şekillendiren, dinamiklerine aşina olduğumuz kentsel mekânların dönüşümü üzerine söz hakkımız kısıtlı görünse de; hafızayı muhafaza etmeye yönelik her türlü teşebbüs, resmî anlatıların dışında kalan deneyimlerin kaydını tutmak ve kendi konumumuza yönelik muhakeme geliştirmek için elverişli birer araç hâline gelebilir.
Görkem İmrek, lisans eğitimini 2020 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nde tamamladı. 2019 yılında Salt Araştırma’da Eleonora Arhelaou Arşivi’nin dijitalleştirme ve kataloglama çalışmasında araştırmacı olarak görev aldı. Hâlen Salt Araştırma ve Programlar’da arşiv asistanı olarak çalışmaktadır. 2017’den bu yana AVTO ve 2020’den beri dayanışma ağı OMUZ’un çeşitli projelerine destek vermektedir. Pratiğini, üstlendiği görevlerin ve çalışmaların ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde geliştirmeye çalışan İmrek, kolektif hafızanın işlenmesi ve aktarılması, Türkiye’de toplumsal dayanışma pratikleri ile görsel ve maddi kültür üzerine araştırmalarını sürdürüyor.
- 1.1923 yılındaki nüfus mübadelesi öncesinde Hristiyan-Ortodoks Rumların yaşadığı ve Sinasos olarak bilinen, günümüzde Mustafapaşa olarak anılan, Nevşehir'in Ürgüp ilçesine bağlı bir kasaba.
- 2.Mayda Saris, İstanbullu Rum Ressamlar = Greek painters of Istanbul, İstanbul: Birzamanlar Yayıncılık, 2010.
- 3.Resmî Gazete'de yayımlanan "Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması" kanunu. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2005/12/20051214-6.html